14 Mayıs 2009 Perşembe

Spartaküs

İlk umudumuz, ilk sevgilimiz: Spartaküs

Köle doğmak boynunda bir zincirle
Sırtında bir kamçıyla
Yüreğinde bir damgayla Spartaküs
Uşaklık edeceğin saraylar yapmak
Geçemeyeceğin köprüler, sürüneceğin yollar
Çürüyeceğin zindanlar yapmak
Ve taşımak olmayan günahlarını sırtında
Doğduğun günden öldüğün güne kadar
Zincirleri kırmak güzeldir Spartaküs
Gökyüzü gibidir, yaşamak gibidir
Aşk gibidir
Çıkmak geceden güne
Zincirlerden öte uzundur dünya
Duvarlardan öte yaşamak geniştir
Besbelli sevginin en güzeli
Zincirleri kırmaktır yeryüzünde*

Başlığa da koyduğumuz gibi, bizim buralardan “cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi” dendi onun için. Adına çok şarkı yazıldı, şiirler adandı, filmler çekildi. Eşit ve özgür bir dünya özlemiyle yanıp tutuşanlar için Spartaküs’ün adı; binlerce yıl sonra dahi, öneminden bir şey yitirmemiştir. Çünkü onun adında cisimleşen bu ilk büyük kalkışma; insanlığın kendisine sunulan bu sömürü düzenini reddetmesi ve açık bir mücadeleye girişmesi anlamında, insanlık için muazzam bir sıçramadır. Tarih, sömürü düzeninden dem vuran, bireyin ezildiğini anlatan sayısız insana tanıklık etmiştir. Fakat bunlar kurtarmamaktadır. Böceğe dönüştüğümüzü saptamak yetmiyor, bunun sorumlularıyla hesaplaşmak gerekiyor. İşte tam da bu nedenle, Spartaküs değerlidir. Bu isim ilk büyük hesaplaşma anlamına gelmektedir.

Büyük hesaplaşma, MÖ 73-70 yılları arasına denk gelmektedir. Roma İmparatorluğu’nun Spartaküs, bir Roma işgali sırasında esir düşüyor ve köle sahibine satılıyor. Buradan kaçmayı başaran Spartaküs, paralı asker oluyor. Kaçmak yetmiyor ve Spartaküs, o dönem dövüşlere gladyatör yetiştirmek için kurulan okullardan birine satılıyor. Daha sonra, Spartaküs ve yaklaşık 70 yoldaşı Capua’da bulunan Gladyatör Okulu’ndan mutfakta buldukları bıçaklarla ve içinde silah ile zırh bulunan bir vagonla Napoli’ye kaçıyorlar. Hesaplaşmanın tarihi böyle başlıyor. Açıkça görüldüğü gibi, kaçışın amacı hesaplaşmaya hazırlıktır; kaçarken vagon dolusu silah götürmenin başka bir anlamı olamaz. Hesaplaşmaya hazırlanan yetmiş kişi, birkaç gün içinde yüzlerce kişi olurlar. İsyancıların haberini alan Roma imparatoru, durumu pek önemsemez ve -deneyimli birliklerin uzak bölgelerde işgal ile meşgul olmasının da etkisiyle- birkaç küçük birlik ile deneyimsiz bir generali ayaklanmayı bastırmakla görevlendirir. Roma ordularını Vezüv Yanardağı’nın eteklerinde karşılayan Spartaküs ve yoldaşları, imparatorluğu yenilgiye uğratırlar. İleride büyük bir acıya tanıklık edecek Vezüv’ün etekleri, MÖ 73 yılında umudun yeşerdiği yer olmuştur. Bu zaferle birlikte, Spartaküs’ün başlattığı ayaklanma artık yüz binleri harekete geçiren bir genişliğe sahip oluyor. Ayaklanmanın ciddiyetini fark eden Roma Kralı, elit lejyon birliklerini güneye sürmeye karar veriyor. Bu sırada tarihin yasaları işliyor ve daha kendi ayakları üzerinde durabilecek maddi temelden fersah fersah uzak olan ezilen sınıflar, eldekini tüketerek ve hatta kimi yerlerde yağma ve talan ile hayatta kalabiliyorlar. Bu sırada ikinci Roma saldırısı da, şanlı bir direnişle püskürtülüyor ve Roma İmparatorluğu, Güney’i isyancılara teslim etmek zorunda kalıyor. En azından bir süreliğine.. Spartaküs, bu büyük komutan, sürekli olarak sorunun kökenine ilerlemek üzerine kurulu bir politika izliyor, isyancıları kuzeydeki imparatorluk merkezi ile hesaplaşmaya hazırlıyor. Ve bu yüzden ihtilalci unvanını hak ediyor. Kuzeye yönelen Spartaküs ve ardındaki binlerce yoldaşı, Roma’yı bir kez daha yenilgiye uğratıyorlar. Bu sırada güçlü Roma birlikleri, ayaklananlara doğru harekete geçiyor. İsyanın tüm Roma’yı kaplayabileceğinden endişe duyan İmparator, tüm gücü ile saldırıya geçiyor. MÖ 73 yılında İmparator Crassus’un şahsında köle sahipleri, tüccarlar ve diğer tüm ezen sınıflar; bu büyük hesaplaşmadan zaferle çıkıyorlar.

Tarihin yasaları işliyor. Kendi ayakları üzerinde durabileceği bir örgütlenmeden uzak olan ezilen sınıflar için, tarihin yasaları acımasızca işliyor. Bu acımasızlık kendisini, isyancıları kilometrelerce uzunluktaki Appia Yolu boyunca çarmıha germek şeklinde kendisini göstermiştir. Ve yıllarca kazıkların orada kalması şeklinde...

Bu bir son değildir. İsyancıların dirisine ve ölüsüne uygulanan ölçüsüz şiddet, olsa olsa köle sahiplerinin girip girip çıktıkları korku travmalarının boyutlarını göstermektedir. Ne kadar güçlü olduklarını filan değil! O yıkıma rağmen, kazanan insanlık adına Spartaküs ve yoldaşları olmuştur. İnsanlığın ilk büyük başkaldırısını temsil ettikleri için.. Bugüne ihtilalci bir inatla bakabilmemiz için, binlerce yıl önceden omuz verdikleri için..

Bugün mü dedik?

Ülkemiz gericilikle, sopayla ve en beteri de umutsuzlukla kuşatılmıştır. Bu kuşatılmışlıktan apolitizm çıkmıştır, mücadele edene de etmişe de antipati çıkmıştır ama en çok da korku çıkmıştır. Düzen, sürekli olarak yenilemeyeceğini, bunun maddi olarak mümkün olmadığını telkin etmektedir. Sabah akşam televizyonlarda “Sovyetlerin nasıl da çözüldüğünü”, “Berlin Duvarı’nın nasıl da yıkıldığını”, bağımsızlık isteyen öğrenciler “nasıl da sopa yediğini” anlatmaktadır. İnsanlara bundan ötesinden bahsetmemektedir, çünkü insanları dünya tarihinin sadece bunlardan meydana geldiğine inandırmaya ve böylece korkutarak teslim almaya çalışmaktadır. Ama tarih bunlardan ibaret değildir. Ortada; yıllarca tüm dünya emekçilerinin umudu olmuş Sovyetlerin başarıları vardır, faşist karanlığı çıktığı bataklığa gömen Kızıl Ordu vardır, kısıtlı olanaklarına rağmen sadece kendi halkının değil Afrika’nın, Latin Amerika’nın da umudu olan Küba Devrimi vardır. Ve Spartaküs vardır. “Koskoca” Roma İmparatorluğu’nu titreten yüz binlerce -adına artık köle denemeyecek- özgür insanın mücadelesi vardır. İşte tarihte bunlar da vardır.

Bu kokuşmuş düzen yıkılmaz değil, alenen sallantıdadır. Şimdi bu korku oyununa kanmamanın zamanıdır. Korkacak bir şey yok; arkamızda bu mücadelede yol almışların tarihi var, aklımız var ve özgürlüğün dünyadan kazındığı şu günlerde her şeye rağmen mücadele etme özgürlüğümüz var! **



* Kemal Burkay’ın Spartaküs adlı şiirinden

** Dostum, yoldaşım Başar'ın bir yazısı. Eline yüreğine sağlık. En son sorduğumda bu yazıda başka değişiklikler yaptığını söylemişti ama olsun böyle de çok anlamlı ve güzel.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder